Kırıkkale Mutlu Son Masaj Esra Hanım

Kırıkkale Mutlu Son

Kırıkkale Mutlu Son Pek iştahı kalmasa da tabağındakileri bir vazife gibi bitiriyordu. “Ben hatırlamıyorum. Ne kısaca başla derlerse derhal gidecek misin?” “zaten git diyordun. Bilmiyorum, olabilir. Şartlara bağlı.” “Ben senin için annemin istediği bir işi yapmadım. Çiftliğin yenilenmesi gerekiyor ama ben gitmiyorum.” “Beni bahane etme, sen gitmek istememişsindir.” “Sen ne vakit istersen ben sana amadeyim, senin de her çağırdığımda eskiden olduğu şeklinde bana gelmeni isterim.” “ama ben öteki isteklerime de uyulmasını istiyorum.” “Uyuyorum ya işte, dışarıda yemek yiyelim dedin yedik, şimdi de kahvaltı diyordun, oturuyorum işte.”

“Bu şekilde zorla değil ama.” “Ne suniım ben böyleyim. Hem şunu anlamıyorum. Dışarıda leziz bir kahvaltı yapmak varken. Burada benle peynir ekmekle idare ediyorsun. O denli paran vardır herhalde, dışarıda bir şeyler yesene. Ben tek başıma bir yere gidip oturmayı çok severim.” “Ben sevmem. Gene aynı konuya geldik. İnanamıyorum sana. Ben sadece yiyecek yemeği pek sevmem. Hem de bir şeyler paylaşalım diye bunu tercih ediyorum. Herkes böyle sevgilisi olsun ister.” Sinirli bir şekilde tabağını, bardağını alarak mutfağa gitti Mine.

Kırıkkale Mutlu Son

Kırıkkale Mutlu Son Ellerini yıkayıp, yatak odasından çantasını aldı. Fuat takip eder benzer biçimde oldu onu ama yatak odasına doğru giderken salondan ona uzaktan baktı. Cesaret edememişti ya da ne diyeceğini bilememişti. Aslına bakarsak kendi kabuklarını bir kırabilse neler diyecek ve yapacaktı? Ancak sevişme zamanlarında gerçek duygularını bir nebze açabiliyordu. Düzgüsel hayatta ise Mine ile devamlı bir inatlaşma, kavga ve hor davranma durumu vardı. İstese bile kendini ona bırakamıyordu.

Oysa ne kadar mutlu olabilirlerdi. Mine dışarı çıkmaya hazır bir halde uzun holden yürüyüp kapıya yaklaşırken Fuat salondan çıkıp hole geçti. Salon kapısının kenarına başını yan yasladı. Hafif boynunu bükmüş, suçlu çocuk şeklinde bir hali vardı. Biliyordu kabahatini fakat elinden bir şey gelmiyordu. “Ben böyleyim ne yapayım,” diyordu. Bu görüntü Mine’yi pek de yumuşatmadı hatta bu zayıf, aciz hali sinirine dokundu. Kendini Mine ile mutluluğun kollarına bırakmakta böyle zor olacak ne vardı ki? “Ben gidiyorum. Zaten sen de öyle istiyordun.” “böyle mevzuşma lütfen. Kimi zaman çıkıyorum diyorsun, çıkmak bilmiyorsun.” “Benim burada kaldığım dakikalar sana zor mu geliyor kısaca?”