Kırıkkale Mutlu Sonlu Masöz Nalan
Kırıkkale Mutlu Sonlu Masöz
Belki Daniele de şu anda televizyonda benim seyrettiğim programı seyrediyor ve benim gördüklerimi görüyordur. Okul daha yeni açılmıştı fakat her zamanki benzer biçimde direniş, top‐ lantı ve şov rüzgârları esmeye başlamıştı. Eylemcilerle onlara karşı çıkan yönetim içinde girişilecek kavgalarda, tartışmacıların kızgın yüzlerini kafamda canlandırabiliyorum. Azca sonrasında, küreselleşme konulu bu senenin ilk toplantısı başlayacak. Ğu anda dersimiz boş. Arkamdaki kızlar bu sabahki mevzuşmacılardan biri hakkında mevzuşuyorlar. Melek yüzlü ve sivri zekâlı, yakışıklı bir çocuk olduğundan söz ediyorlar. İçlerinden biri Kırıkkale Mutlu Sonlu Masöz sivri zekâdan çok melek yüzünün onu ilgilendirdiğini söyleyince diğerleri kıkırdadılar. Ar‐ kamdakiler, birkaç ay önce, hakkımda, “sevgilisi bile olmayan birine verdi” diye dedikodu yaparak beni rezil eden tipler. İçlerinden birine sırrımı açmış ve Daniele ile aramda ge‐ çenleri anlatmıştım. O da bana sarılmış ve büyük bir ikiyüz‐ lülükle “Çok üzüldüm,” demişti.
Kırıkkale Mutlu Sonlu Masöz
“Niye böyle birisine ebeletmiyorsun kendini?” dedi de‐ minki diğerine. “İtiraz etse bile onun zorla ırzına geçerim,” diye yanıtladı diğeri gülerek. “Ya sen Melissa?” diye bana sordu, “Sen ne yapardın?” Arkama, onlara doğru döndüm, onu tanımadığımı ve hiçbir şey yapmak istemeyeceğimi söyledim. Ğimdi gülüşüyorlar. Gülme seslerine, boş saatin sona erdiğini haber veren zilin metalik sesi karışıyor. Toplantı için sahneye kurulmuş olan platforma oturum baş‐ kanı olarak çıktığımda, düşürülmek istenen gümrük vergileri yahut yakılan McDonalds’lar hakkında herhangi bir hazırlığım yoktu. Ben ve iki yanımda karşıt görüşlerdeki mevzuşmacılar, uzun toplantı masasının tam ortasında oturuyorduk. Melek yüzlü çocuk hemen yanı başımda oturuyordu ve yakışıksız bir biçimde tükenmez kalemini kemiriyordu.
Sağ görüşlü konuşmacı, kızgın sol görüşlünün söylediklerine kendinden kararlı bir tavırla karşı çıkarken gözlerim tükenmez kalemin mavi mürekkebini dişlerine bulaştırmış olan melek yüzlüye kayıyordu. “Söz almak istiyorum, ismimi katkıda bulunacaklardan biri olarak duyurur musun?” dedi, önündeki not kâğıtlarından kafasını kaldırmadan “Adın nedir?” dedim alçak sesle. “Roberto,” dedi bu defa gözlerime bakarak, o ana kadar bilmediğime şaşırmış bir ifadeyle. Mevzuşmak için ayağa kalktı. İçeriği güçlü ve sürükleyici bir konuşması vardı. Elinde mikrofon ve tükenmez kalemi ile rahat tavırlarını izliyordum.